Ali Babacan Gebze'den seslendi

Ä°l BaÅŸkanı Adem Koç, Gebze Ä°lçe BaÅŸkanı Kemal MemiÅŸ ve partililer tarafından Gebze Anadolu Sarayı’nda karşılanan Ali babacan, Gebze Bölgesi’nin kanaat önderleri, STK ve Dernek temsilcileriyle kahvaltılı programda buluÅŸtu. Oldukça yoÄŸun katılın olduÄŸu ve pandemi tedbirlerinin unutulup hiçe sayıldığı kahvaltı organizasyonunda Babacan, Demokrasi ve Atılım Partisi Genel BaÅŸkanı sıfatıyla ilk kez Gebze’ye gelmiÅŸ oldu. 

DEVA Partisi Genel BaÅŸkanı Ali Babacan, partisinin Gebze ilçe binasının açılışında konuÅŸtu. Babacan ÅŸu ifadeleri kullandı:

“CumhurbaÅŸkanının attığı imza gereÄŸi Ä°stanbul SözleÅŸmesi’nin yürürlüÄŸü 1 Temmuz’da sona eriyor. Ancak Danıştay’ın bunu engelleme, yürütmeyi durdurma yetkisi var. BaÅŸvurumuzu yaptık. Danıştay üyelerine sesleniyorum. Danıştay üyelerinin üzerine düÅŸen tarihî sorumluluÄŸun farkında olması, bunun gereÄŸini yerine getirmeleri lazım.

“Bir zamanlar Sayın ErdoÄŸan’a güvenip oylarını esirgemeyen vatandaÅŸlarımıza sesleniyorum” diyen Babacan sözlerini ÅŸöyle sürdürdü:

“Bu gidiÅŸatın sizlerin kalbini kırdığını gayet iyi biliyorum. Sizin vicdanınıza güveniyorum. Demokratik kazanımlardan geri adım atılmasına razı olmadığınızı biliyorum. Çünkü sizler bu ülkede yapılan haksızlıklara göÄŸüs germiÅŸ insanlarsınız. Gelin, kadınlar üzerinden yürütülen bu kutuplaÅŸmaya son verelim. Kadınların haklarını ve kazanımlarını hep beraber koruyalım.”

“Menfaat ÅŸebekelerinden, ekonomik dar boÄŸazdan ve politik sıkışmışlıktan kadınların aklı, fikri ve emeÄŸiyle kurtuluruz. Ülkemizin demokrasiye deÄŸer veren tüm kadınlarını DEVA Partisi’ne davet ediyorum. Hep beraber ‘Bu devran da bin yıl sürmeyecek’ diyelim. Nasıl ki 28 Åžubat zulmünü bu ülkenin utancı olmaktan çıkardıysanız, bugünümüzü de beraber kurtaralım. Çocuklarımız, ülkemiz için gelin hep beraber mücadele edelim.”

“Eski Türkiye’nin baskıcı uygulamaları ile bugünkü baskıcı uygulamalar arasında ortak bir nokta var. Tarihimizdeki en ÅŸiddetli tartışmalar, ideolojik kutuplaÅŸmalar ve rejim kavgaları maalesef hep kadınlar üzerinden yürüdü. ÇaÄŸdaÅŸlık tartışmaları, kadının konumu üzerinden yapıldı. Laiklik kadının kıyafeti üzerinden tartışıldı. Dindarlık kadının baÅŸörtüsüyle anıldı. Biz kadınların tartışmanın ortasına konulmasını kabul etmiyoruz. 90’lı yılların karanlığında eÄŸitim hakkı için, özgürlük için mücadele eden kadınların nasıl yanında olduysak bugün de kadınların yanındayız. Bugün de kadınların haklarına göz koyanların karşısında dimdik durduk, duracağız.”

“Her birimiz o dönemde, kendi hayatımızda, çok acılar çektik. Bu ıstıraba kendi ailelerimiz de tanıklık etti. Kadınların eÄŸitim hakları, sırf baÅŸlarındaki örtü nedeniyle gasp ediliyordu. Hiçbir zorluk, umudumuzu kaybetmemize neden olmadı. Hiçbir karanlık sonsuza dek sürmedi. Başındaki örtü nedeniyle hakları gasp edilen kadınlar, 2002 seçimleri ve sonrasında bir tarih yazdılar. Analarının ak sütü kadar helal olan haklarını kazandılar. Unutulmaz bir mücadele veren kadınlar, adlarını dünya demokrasi tarihine yazdırdılar. PaÅŸaların ‘Bin yıl sürecek’ dedikleri 28 Åžubat devri tepetaklak oldu. Kazanan hak mücadelesi oldu.”