bodrum escort bakirkoy escort

Küresel Isınmanın Ülkemiz ve Bölgemiz Üzerindeki Etkileri ve Su Kaynakları - 1


Bu makale 2021-03-06 11:31:36 eklenmiş ve 3922 kez görüntülenmiştir.

Küresel ısınma, çeÅŸitli insan aktiviteleri(sanayi, endüstriyel) sonucu meydana gelen sera gazlarının (karbon gazları, ozon, metan, azotoksitler ve su buharı) atmosferde yoÄŸun biçimde artması sonucu, sıcaklığın yapay olarak artışını ifade etmektedir.
Küresel bazdaki sistematik sıcaklık artışı ölçümleri 1980’li yıllarda kendini göstermiÅŸtir. Sıcaklıkla birlikte buharlaÅŸma da artmakta ve deÄŸiÅŸen yağış rejimlerine, dolayısıyla küresel iklim deÄŸiÅŸikliklerine yol açmaktadır.
Tüm dünyadakine benzer ÅŸekilde, ülkemizde de küresel ısınmanın sonuçları giderek daha ağır ÅŸekilde hissedilmektedir. Ülkemiz, küresel ısınma deÄŸerlendirmesinde ‘risk grubundaki ülkeler’ sınıfında tanımlanmaktadır. Türkiye’nin özellikle güney kesimlerinde sıcaklık artış oranı, ortalama 0.20 derece/10 yıl olarak bilinmektedir. Bilimsel araÅŸtırmalara göre küresel ısınma süreci önlenemediÄŸi takdirde, ülkemizdeki olası etkileri; yağışların azalması sonucu tüm baraj, gölet ve nehirlerin taşıdığı su miktarının azalacağı ve dolayısıyla hidroelektrik enerji kaynaklarının ihtiyaca cevap veremeyecek duruma geleceÄŸi; yüksek basınç sisteminin daha kuzeye kayması sonucu ülke genelinde hakim iklim tipinin, ani ve düzensiz yağışların, sellerin, hortumların oluÅŸtuÄŸu tropikal bir iklim tipine doÄŸru kayacağı ve buna baÄŸlı olarak ülkemizin, jeolojik kütle hareketlerinin(heyelan) ve erozyon olaylarının yoÄŸun olarak görüleceÄŸi bir coÄŸrafyaya dönüÅŸeceÄŸi yönündedir.
Özellikle kar yağışlarının azalmasıyla kış mevsiminin ülke genelinde hemen hemen görülmeyeceÄŸi tahmin edilmektedir. Bu da bölgesel demografik deÄŸiÅŸimlere yani zorunlu göçlere yol açacaktır.
Bu süreçte, ÅŸehirleÅŸme ve dolayısıyla betonlaÅŸmanın yoÄŸun olduÄŸu bölgelerdeki güneÅŸten gelen elektromanyetik ışıma(EMR); doÄŸal toprak-kayaç ortamından farklı olarak elektromanyetik yayılma yani ısı adası etkisi olarak bir çevresel sorun halinde kendini göstermektedir. YaÅŸadığımız Kocaeli- Ä°stanbul bölgesi, bu etkileÅŸimin son yıllarda yoÄŸun olarak hissedildiÄŸi alanlardandır.
Küresel ısınmanın bölgemizdeki hiç ÅŸüphesiz en büyük etkisi, artan buharlaÅŸma sebebiyle devasa ÅŸehirleri besleyen baraj, gölet ve göllerdeki su seviyelerinin düÅŸmesi ve dolayısıyla susuzluk tehlikesidir. Her geçen yıl, artan sanayi ve nüfusun temiz su ihtiyacı parabolik bir talep artışını da beraberinde getirmektedir.
Bölgemizde, Kocaeli ve Sakarya illerinin kullanma suyu ihtiyacını da gideren Sapanca Gölü, küresel ısınma sebebiyle koruma altına alınması gereken en önemli tatlı su kaynaklarından biridir. Sapanca Gölü aynı zamanda, Uluslararası Öneme Sahip Sulak alan olarak koruma alına alınması gereken Türkiye’deki birkaç gölden birisidir.
Çevre Bakanlığı verilerine göre, ülkemizde kullanılabilir tatlı su kaynağı 112 milyar m3 olup, bu kaynağın yalnız 40 milyar m3’ünü deÄŸerlendirebiliyoruz. Kalan kısım ise maalesef boÅŸa akarak kaybolmaktadır.
Ülkemizde geçtiÄŸimiz yıllarda kurulan su enstitüsü ve suyla ilgili eski ve köklü bir kamu kurumu olan DSÄ°’nin yanı sıra, yerel su idarelerinin koordineli çalışarak planlı ve uzun vadeli sürdürülebilir su kaynakları yönetimi politikasına ihtiyaç acil ÅŸekilde ihtiyaç vardır. Özellikle yeraltısuyu kaynaklarımız hala 1960’lı yıllarda, o yılların teknik kavramlarıyla ve teknolojik düzeyine göre oluÅŸturulan kanunlarla idare edilmektedir. Bu, artık günümüzde yetersiz bir hukuki altyapı olarak karşımızda duran ciddi bir sorundur. Bu konu hakkında ayrıntılı görüÅŸlerimi, bir sonraki yazımda paylaÅŸacağım. 
Saygılarımla…

Kaynak: TEMA Vakfı

Yorumlar
Adınız :
E-Mail :
Başlık :
Yorumunuz :
Güvenlik :
DeÄŸiÅŸtir  
Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 â€¹ 
 â€º 
ÇOK OKUNANLAR
SON YORUMLANANLAR
Döviz Kurları
batiyakasihaber.com
sanalbasin.com üyesidir
© Copyright 2019 batiyakasihaber. Tüm hakları saklıdır. Bu site Kardelen Host haber yazılımı alt yapısı ile yapılmıştır.
GÃœNDEM
SPOR
SÄ°YASET
EĞİTİM
DÃœNYA