bodrum escort bakirkoy escort

GELECEĞİN EN BÜYÜK İKİ SORUNU İKLİM VE KURAKLIK

Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nde, bu yıl kuraklık sorununa karşı hep birlikte eyleme geçilerek önlem alınması gerektiği vurgulanıyor. Gelecek dönemde en önemli iki sorunun iklim krizi ve buna bağlı olarak yaşanacak kuraklıkların olacağını vurgulayan TEMA Vakfı ise, kuraklığın doğal afet statüsüne alınması gerektiğinin altını çiziyor.
Bu haber 2022-06-16 08:12:51 eklenmiş ve 3251 kez görüntülenmiştir.

BirleÅŸmiÅŸ Milletler, bu yıl Dünya ÇölleÅŸme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nde kuraklık sorununa odaklanarak, bu soruna karşı hep birlikte eyleme geçilerek önlem alınması gerektiÄŸini vurguluyor. İklim krizi ve buna baÄŸlı olarak gelecekte yaÅŸanacak kuraklıkların gelecek dönemin en önemli iki sorunu olduÄŸunu ifade eden TEMA Vakfı Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Deniz Ataç, kuraklıktan en çok etkilenen sektörün tarım olacağının altını çiziyor. 

 “Tarımsal üretimi etkileyen kuraklık son 20 yılda %29 arttı”

Kuraklığın dünyanın her yerinde iklim tipine baÄŸlı olmaksızın görülen bir doÄŸa olayı olduÄŸunu hatırlatan Deniz Ataç; “1970-2019 yılları arasında oluÅŸan doÄŸal felaketlerin %50’sini kuraklık oluÅŸturmaktadır. Kuraklık nedeniyle aynı dönemde 650 milyon insan yaÅŸamını yitirmiÅŸtir ve bunun %90’ı iklimin kurak ve yarı kurak olduÄŸu geliÅŸmekte olan ülkelerdir. İklim krizi nedeniyle kuraklığın sayısı ve ÅŸiddeti artmaktadır. Kuraklıktaki artış oranı son 20 yılda %29 olmuÅŸtur. IPCC Raporlarına göre küresel ısınma 1.5°C’de dahi her 10 yılda bir kuraklık oluÅŸma sıklığı %50, 2°C’ye ulaÅŸması halinde ise %70 oranında artacaktır. Su sıkıntısı çeken insan sayısının 2040 yılında 5.7 milyara ulaÅŸabileceÄŸi ve her dört çocuktan birinin çok kuvvetli derecede su sıkıntısı çeken bölgelerde yaÅŸayacağı tahmin edilmektedir. Üretilen gıdanın %80’i yalnızca yaÄŸmur suyuna dayalı üretimin yapıldığı kuru tarım arazilerinden gelmektedir. Bu nedenle kuraklık tarımsal üretimi etkilemekte, kuraklığa baÄŸlı olarak önemli ölçüde verim kayıpları oluÅŸabilmektedir. Geçen yıl 65 ilimizde kuraklık nedeniyle verim kayıpları olduÄŸu, bazı yerlerde ürün kayıplarının %70’e ulaÅŸtığı bildirilmiÅŸtir” dedi. 

 TEMA Vakfı tarafından TürkçeleÅŸtirilen IPPC İklim DeÄŸiÅŸikliÄŸi ve Arazi Raporu Yönetici Özeti’ne de atıfta bulunan Ataç; “Raporda ifade edildiÄŸi gibi iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin sonucu yüksek hava sıcaklıklarının görülme sıklığı artmış, bu durum gıda güvenliÄŸi ve karasal ekosistemleri olumsuz yönde etkilemiÅŸ, birçok bölgede çölleÅŸmeye ve arazi bozulumuna neden olmuÅŸtur. Türkiye’nin de içinde yer aldığı Akdeniz Çanağı, iklim krizinin en olumsuz etkilerinin görüleceÄŸi bölgeler arasında gösterilmektedir. Akdeniz Çanağı’nda yüksek hava sıcaklıklarının sıklığının, ÅŸiddetinin ve süresinin artmaya devam edeceÄŸi, yağışların azalacağı, orman yangınlarında %50 artış olacağı, tarımsal ürün ve hayvancılık verimliliÄŸinin ve bitki biyolojik çeÅŸitliliÄŸinin azalacağı öngörülmektedir. Kısacası gelecekte en önemli sorunlarımız, yanan orman alanlarında artış, su kıtlığı ve tarımsal üretimde azalış, buna baÄŸlı olarak kırsal alanların sosyo-ekonomik olarak etkilenmeleri olacaktır” dedi.

 “Kuraklığın etkileri, alınacak aktif önlemlerle azaltılabilir”

Kuraklık oluÅŸtuktan sonra alınacak önlemlerin geç olacağını vurgulayan Ataç; “Böyle bir yaklaşım kuraklık yönetimi deÄŸil, ancak kriz yönetimi olur. Kuraklığın, daima karşılaşılma olasılığı yüksek, üstelik yaÅŸanan iklim krizi ile daha da ÅŸiddetlenmesi beklenen doÄŸal bir felaket olacağını kabul ederek, hazırlıklı olacak ve etkilerini azaltacak tedbirleri içeren planlar hazırlamak gerekir. Bu kapsamda 25 su havzamızın 13’ünde kuraklık yönetim planlarının hazırlanması önemli bir adımdır. Kalan havzalar için de bu çalışmalar tamamlanmalı, kuraklık riski yüksek ve etkilenebilir nüfusun yüksek olduÄŸu bölgeler önceliklendirilerek hazırlanan planlar ivedilikle uygulamaya konulmalıdır. Kuraklık artışında ana nedenin insan olduÄŸu dikkate alınarak tahrip olan arazilerde restorasyon çalışmaları yapılmalı, arazi tahribatı engellenmelidir. Vakıf olarak bizim de katılım saÄŸladığımız BirleÅŸmiÅŸ Milletler ÇölleÅŸme ile Mücadele SözleÅŸmesi 15. Taraflar Toplantısı’nda, Arazi restorasyonlarıyla ilgili ‘2022-2024 için Hükümetlerarası Kuraklık Çalışma Grubu OluÅŸturma’ taahhüdü verilmesi bu konuda önemli bir adım olmuÅŸtur” diyerek 2030 yılına kadar 1 milyar hektar bozulmuÅŸ arazi restorasyonunu hızlandırma taahhüdünü mutlulukla karşıladıklarını ifade etti. 

 Su Kanunu’nun gerekliliÄŸinin de altını çizen Ataç; “Kıt olan su varlığımızı koruyan, etkili bir su yönetimi saÄŸlayan ve kurak dönemlerde su tahsisini düzenleyen bir kanun hazırlanarak yürürlüÄŸe konulmalıdır. Türkiye’de kuraklık riski çok yüksek olmasına ve  tarımsal üretim ve gıda temini ile birlikte ekonomik, çevresel ve sosyolojik birçok etkisi olmasına raÄŸmen, 7269 sayılı Umumi Afetler Kanunu’na göre afet sayılmamakta ve afet istatistiklerinde hiç yer almamaktadır. Oysa dünyada, etkili olan 31 çeÅŸit doÄŸal afet arasında ilk sırada yer almaktadır” diyerek kuraklığın doÄŸal afet statüsüne alınması gerektiÄŸini söyledi

ETİKETLER :
Yorumlar
Adınız :
E-Mail :
Başlık :
Yorumunuz :
Güvenlik :
DeÄŸiÅŸtir  
Diğer DİĞER haberleri
Köşe Yazarları
 â€¹ 
 â€º 
ÇOK OKUNANLAR
SON YORUMLANANLAR
Döviz Kurları
batiyakasihaber.com
sanalbasin.com üyesidir
© Copyright 2019 batiyakasihaber. Tüm hakları saklıdır. Bu site Kardelen Host haber yazılımı alt yapısı ile yapılmıştır.
GÜNDEM
SPOR
SİYASET
EĞİTİM
DÜNYA